Diyarbakır'ın küçük bir kasabasına atanan yirmi üç yaşında bir öğretmen...
İstanbul'daki güvenli evinde, televizyon haberlerinde seyrettiği "uzaktaki köy"de yeni bir hayata başlıyor. O köyün ne dili tanıdık ne de alışkanlıkları. Bu yeni dünyanın içinde ona rehberlik edenler ise otuz iki küçük çocukla bir büyük aşk... Filiz Aygündüz'ün samimi anlatımıyla farklılıkları, kimlikleri, dili, ölümü ve hayatı sorguladığı Kaç Zil Kaldı Örtmenim?, Türkiye'nin en önemli meselelerinden birine siyasetin değil, insan öykülerinin içinden bakıyor.
"Duyduğum ilk Kürtçe kelime 'gel' anlamına gelen 'were'... Kafa karışıklığı. Ne yani, burada insanlar, anlamadığım bir dilden mi konuşuyor? Birkaç saat önce yerliyken birkaç saat sonra yabancıydık; aynı ülkenin sınırlarında. Sırf insanlar anadillerini konuşuyorlar diye" Tuhaf bir kızgınlık duyuyordum. Anlamamaktan. Dilin yoksa yalnızmışsın meğer."
Diyarbakır'ın küçük bir kasabasına atanan yirmi üç yaşında bir öğretmen...
İstanbul'daki güvenli evinde, televizyon haberlerinde seyrettiği "uzaktaki köy"de yeni bir hayata başlıyor. O köyün ne dili tanıdık ne de alışkanlıkları. Bu yeni dünyanın içinde ona rehberlik edenler ise otuz iki küçük çocukla bir büyük aşk... Filiz Aygündüz'ün samimi anlatımıyla farklılıkları, kimlikleri, dili, ölümü ve hayatı sorguladığı Kaç Zil Kaldı Örtmenim?, Türkiye'nin en önemli meselelerinden birine siyasetin değil, insan öykülerinin içinden bakıyor.
"Duyduğum ilk Kürtçe kelime 'gel' anlamına gelen 'were'... Kafa karışıklığı. Ne yani, burada insanlar, anlamadığım bir dilden mi konuşuyor? Birkaç saat önce yerliyken birkaç saat sonra yabancıydık; aynı ülkenin sınırlarında. Sırf insanlar anadillerini konuşuyorlar diye" Tuhaf bir kızgınlık duyuyordum. Anlamamaktan. Dilin yoksa yalnızmışsın meğer."