Kayıp Tanrılar Ülkesi

Ahmet Ümit, sırlarla dolu bir romanla karşınızda. Kayıp Tanrılar Ülkesi'nde polisiye bir kurgu bu defa bolca arkeoloji ve mitolojiyle birleşiyor. Raflarda yerini aldığı günden itibaren üzerine çokça yorum yapılan roman, çetrefilli olay örgüsüyle okuyucuyu bir anda içerisine alıyor. Antik hikâyeler ışığında şekillenen olaylarda kahramanımız önce Berlin'e, ardından da Pergamon'a doğru bir yolculuğa çıkıyor. Mitolojik hikâyelere düşkün bir katil, Türkiye'den Berlin'e kaçırılan Zeus Altarı ve etrafında gelişen olaylar... İçerisinde birçok bilinmezliğin olduğu cinayetler acaba çözülebilecek mi? Bu yolculukta okuyucular suç dünyasının karakterleri ile gerilecek, arkeolojinin esrarengiz kalıntılarıyla sarsılacak ve mitolojinin gizemli kapılarını aralayacak!

"Kayıp Tanrılar Ülkesi" adlı romanı neden okumalısınız?

Kayıp Tanrılar Ülkesi romanında Berlin Emniyet Müdürlüğünden bir başkomiser, yardımcısı ile birlikte işlenen seri cinayetleri çözmeye çalışıyor. Soruşturmanın Türkiye ayağına gelindiğinde ortaya çıkan sürpriz bir isim tüm ezberleri bozuyor. Heyecanın dozunu gitgide artıran Ahmet Ümit, akıcı dili sayesinde kitabın bir çırpıda okunup bitmesini sağlıyor. Bir yandan Zeus bir yandan da yazarın anlatımları ile roman, oldukça ilginç diyaloglara sahne oluyor. Kayıp Tanrılar Ülkesi, Zeus Altarı ve Pergamon Tapınağı gibi arkeoloji tarihinin önemli ögelerinin gölgesinde efsanelere yeniden hayat veriyor. Okuyucu, olaylar geliştikçe çağlar değişse de cinayet kavramının doğasının asla değişmediğine tanıklık ediyor. Mitoloji hakkında hiçbir bilgisi olmayan okuyucular bile romanı bitirdiğinde bu alan hakkında çokça bilgi sahibi olacak! Üzerinde büyük emek sarf edilmiş Kayıp Tanrılar Ülkesi eserinin Ahmet Ümit'in ustalık eserlerinden biri olduğu kesin. 

Bunları biliyor muydunuz?

Ahmet Ümit, 1878 yılında başlayan kazılarda Bergama'da ortaya çıkan Zeus Altarı'nın Berlin'deki Pergamon Müzesine götürülmesine tepki olarak Kayıp Tanrılar Ülkesi adlı romanını kurgular. Zeus Altarı'nın hikâyesinden oldukça etkilenen Ümit, Bergama'da katıldığı bir psikoloji kongresinde boş sunak alanını görür ve böylece kesin olarak romanını yazmaya karar verir. Yıllarca yapmış olduğu çalışmaları Kayıp Tanrılar Ülkesi'nde bir araya getiren Ahmet Ümit, ortaya müthiş bir polisiye roman çıkartır. Romanda bahsi geçen tanrılar savaşı sunağın duvarlarında bulunan kabartmalardan yola çıkılarak anlatılır. Romanın kahramanlarından biri olan Zeus'un kullandığı dil ise okuyucuda hayranlık uyandırır.