Bildiğiniz tüm romanları unutup konusuyla ve sondan başa ilerleyen kurgusuyla bambaşka bir hikâye okuduğunuzu düşünün. Gabriel Garcia Marquez’in kaleme aldığı Kırmızı Pazartesi, işte tam da böyle bir roman. İşleneceği herkes tarafından bilinen ancak kimsenin engel olmaya çalışmadığı bir cinayeti konu alan eserde toplumun nasıl duyarsızlaştığını okuyoruz. Gelin, okurlarını derinden etkileyen Kırmızı Pazartesi romanını birlikte inceleyelim.
“Kırmızı Pazartesi” adlı kitabı neden okumalısınız?
Kırmızı Pazartesi; Gabriel Garcia Marquez’in eşsiz anlatımı, zengin karakter kadrosu ve işlenen konusuyla sizde sarsıcı bir etki yaratacak. Yazar, ne anlatmak istediğini okuyucuya net bir şekilde ifade ederek okurlarını sıkmıyor. Sürükleyici konusuyla kendinizi her sayfada dedektif gibi hissedeceğiniz romanda okuyucuya verilmek istenen mesaj, işlenen cinayetin nedeni değil insanların başkalarından bir şeyler bekleyerek buna seyirci kalıyor olması. Toplum duyarsızlığının sonuçlarını ele alan eser, bazı kavramlar üzerinden okuyucuyu düşünmeye sevk ediyor. Yazarın ilk sayfada okuyucuya sonu anlatıyor olması, olayın heyecanını söndürmüyor aksine daha büyük bir merak uyandırıyor. "Neden? Nasıl?" gibi sorularla aklınızı kurcalayacak ve zihninizi meşgul edecek olay örgüsüne sahip romanlar okumayı seviyorsanız Kırmızı Pazartesi eserini mutlaka okumalısınız.
Bunları biliyor muydunuz?
Kırmızı Pazartesi adlı eserin Gabriel Garcia Marquez’in 1981 yılında yayınlanan yedinci ve çok okunan romanı olduğunu biliyor muydunuz? Eser, birçok ülkede yayımlanır ve birçok dile çevrilir. Asıl adı "İşleneceğini Herkesin Bildiği Bir Cinayetin Öyküsü" olan roman, Türkiye'de Kırmızı Pazartesi adıyla basılır. Orijinal dili İspanyolca olan romanın çevirisi, İnci Kut tarafından yapılır. Yazar, çocukluk yıllarında yaşadığı kasabadaki cinayeti kendine özgü anlatımıyla okurlarıyla buluşturur. Roman, çarpıcı bir giriş cümlesiyle başlar ve daha ilk sayfada okur bazı şeylerin farkına varır. Olayın başlangıcı ve bitişi arasında kısa bir süre geçer. Yazar, röportaj tekniği kullanarak zamanda bir ileri bir geri gider ve roman, birden fazla kişinin gözünden anlatılır. Görünen gerçeklerden çok görünmeyeni simgelerle anlatmaya çalışan romanda beyaz rengin ve rüyaların oldukça önemli bir yeri var. Yazar, eserinde okuyucuyu ikilemde bırakmak ister. Roman, Kolombiya ve yayınlandığı birçok ülkede okurlarında sarsıcı bir etki bırakır.
Bu kitabı sevenler için diğer önerilerimiz
2014 yılında hayata gözlerini yuman yazarın birçok romanı bulunuyor. Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi romanını okuduktan sonra dilerseniz yazara Nobel Edebiyat Ödülü kazandıran Yüzyıllık Yalnızlık romanına veya çarpıcı kurgusuyla sizde büyük etki uyandıracak Kolera Günlerinde Aşk adlı eserine göz atabilirsiniz.
Bildiğiniz tüm romanları unutup konusuyla ve sondan başa ilerleyen kurgusuyla bambaşka bir hikâye okuduğunuzu düşünün. Gabriel Garcia Marquez’in kaleme aldığı Kırmızı Pazartesi, işte tam da böyle bir roman. İşleneceği herkes tarafından bilinen ancak kimsenin engel olmaya çalışmadığı bir cinayeti konu alan eserde toplumun nasıl duyarsızlaştığını okuyoruz. Gelin, okurlarını derinden etkileyen Kırmızı Pazartesi romanını birlikte inceleyelim.
“Kırmızı Pazartesi” adlı kitabı neden okumalısınız?
Kırmızı Pazartesi; Gabriel Garcia Marquez’in eşsiz anlatımı, zengin karakter kadrosu ve işlenen konusuyla sizde sarsıcı bir etki yaratacak. Yazar, ne anlatmak istediğini okuyucuya net bir şekilde ifade ederek okurlarını sıkmıyor. Sürükleyici konusuyla kendinizi her sayfada dedektif gibi hissedeceğiniz romanda okuyucuya verilmek istenen mesaj, işlenen cinayetin nedeni değil insanların başkalarından bir şeyler bekleyerek buna seyirci kalıyor olması. Toplum duyarsızlığının sonuçlarını ele alan eser, bazı kavramlar üzerinden okuyucuyu düşünmeye sevk ediyor. Yazarın ilk sayfada okuyucuya sonu anlatıyor olması, olayın heyecanını söndürmüyor aksine daha büyük bir merak uyandırıyor. "Neden? Nasıl?" gibi sorularla aklınızı kurcalayacak ve zihninizi meşgul edecek olay örgüsüne sahip romanlar okumayı seviyorsanız Kırmızı Pazartesi eserini mutlaka okumalısınız.
Bunları biliyor muydunuz?
Kırmızı Pazartesi adlı eserin Gabriel Garcia Marquez’in 1981 yılında yayınlanan yedinci ve çok okunan romanı olduğunu biliyor muydunuz? Eser, birçok ülkede yayımlanır ve birçok dile çevrilir. Asıl adı "İşleneceğini Herkesin Bildiği Bir Cinayetin Öyküsü" olan roman, Türkiye'de Kırmızı Pazartesi adıyla basılır. Orijinal dili İspanyolca olan romanın çevirisi, İnci Kut tarafından yapılır. Yazar, çocukluk yıllarında yaşadığı kasabadaki cinayeti kendine özgü anlatımıyla okurlarıyla buluşturur. Roman, çarpıcı bir giriş cümlesiyle başlar ve daha ilk sayfada okur bazı şeylerin farkına varır. Olayın başlangıcı ve bitişi arasında kısa bir süre geçer. Yazar, röportaj tekniği kullanarak zamanda bir ileri bir geri gider ve roman, birden fazla kişinin gözünden anlatılır. Görünen gerçeklerden çok görünmeyeni simgelerle anlatmaya çalışan romanda beyaz rengin ve rüyaların oldukça önemli bir yeri var. Yazar, eserinde okuyucuyu ikilemde bırakmak ister. Roman, Kolombiya ve yayınlandığı birçok ülkede okurlarında sarsıcı bir etki bırakır.
Bu kitabı sevenler için diğer önerilerimiz
2014 yılında hayata gözlerini yuman yazarın birçok romanı bulunuyor. Gabriel Garcia Marquez’in Kırmızı Pazartesi romanını okuduktan sonra dilerseniz yazara Nobel Edebiyat Ödülü kazandıran Yüzyıllık Yalnızlık romanına veya çarpıcı kurgusuyla sizde büyük etki uyandıracak Kolera Günlerinde Aşk adlı eserine göz atabilirsiniz.