Bir yakada BEN diğer yakada KENDİM, ne azgın ne durgun, belki biraz keyfi, belki biraz inadına, kesintisiz akan bir “dere” yatağında, mırıl mırıl mırıldanıyor Müjdat Gezen. Daldan dala konarak, kâh güncelin efkârı, kâh geçmişin acı tatlı hatırasıyla, aklına ve “ağzına” geleni, sakınmadan, bükmeden ama beşer olduğunu da unutmadan, müdanasız olduğu kadar zarif de bir dille kâğıda döküyor.
Bu kitap aynı zamanda o malum “APTAL” davasına ilişkin tutanaklarıyla tarihe düşülmüş bir kayıt niteliği taşıyor.
“‘Kabahat bende’ güzel bir kurtuluş yoludur. Ama bu defa bunu demeyeceğim. Belki kabahatin çoğu bende ama hırsızın da ne denli kabahatli olduğunu göstereceğim sizlere. Hem de belgeleriyle…”
Bir yakada BEN diğer yakada KENDİM, ne azgın ne durgun, belki biraz keyfi, belki biraz inadına, kesintisiz akan bir “dere” yatağında, mırıl mırıl mırıldanıyor Müjdat Gezen. Daldan dala konarak, kâh güncelin efkârı, kâh geçmişin acı tatlı hatırasıyla, aklına ve “ağzına” geleni, sakınmadan, bükmeden ama beşer olduğunu da unutmadan, müdanasız olduğu kadar zarif de bir dille kâğıda döküyor.
Bu kitap aynı zamanda o malum “APTAL” davasına ilişkin tutanaklarıyla tarihe düşülmüş bir kayıt niteliği taşıyor.
“‘Kabahat bende’ güzel bir kurtuluş yoludur. Ama bu defa bunu demeyeceğim. Belki kabahatin çoğu bende ama hırsızın da ne denli kabahatli olduğunu göstereceğim sizlere. Hem de belgeleriyle…”