Tanrı'yı öldüren filozof Nietzsche'nin iç dünyasına farklı bir perspektiften bakmak ister misiniz? Irvin D. Yalom, Nietzsche Ağladığında romanında karakterler aracılığı ile insanı hayata dair ümitsizlikleri ve çaresizlikleriyle yüzleştiriyor. Kendinizi bir anda hayatı sorgularken; ölüm, yaşam ve varoluş kavramları arasında gidip gelirken buluyorsunuz. Psikoloji, felsefe ve edebiyatın iç içe olduğu bu romana daha yakından bakalım.
"Nietzsche Ağladığında" adlı kitabı neden okumalısınız?
19. yüzyıl Viyana'sında geçen roman, bizlere tarihte iz bırakmış isimlerle dantel gibi incelikle işlenen bir kurgu sunuyor. Baş döndüren bir kadın olan Salomé, psikanalizin kurucularından ünlü doktor Breuer ve henüz kimsenin tanımadığı, yalnızlığı dost edinmiş Nietzsche. Yazar Irvin D. Yalom, bizleri iç dünyasının karmaşasında boğulmuş Nietzsche'yi kurtarmaya çalışan Dr. Breuer'in seanslarına götürüyor. Nietzsche'nin hastalığını kabul etmemesi, Dr. Breuer'in onu iyileştirmeye çalışırken aslında kendine ışık tutmasıyla okuyucu; birbirini aydınlatan iki insanla baş başa kalıyor. Aydınlık ve karanlık arasında gelgitler yaşayan karakterlere sayfaları çevirdikçe okuyucu da eşlik ediyor. Romanı okurken hayata dair önemli sorularla karşılaşıyor ve kendinizi bu sorulara cevap ararken buluyorsunuz. Eser, her sayfasıyla sizi daha da içine çekerek asıl hastanın kim olduğunu sorgulatıyor. Kurgu ile gerçeği harmanlayan ve 432 sayfadan oluşan roman, hayata dair aforizmaları ile baş ucu kitabı olmayı başarıyor.
Bunları biliyor muydunuz?
Psikoloji, felsefe ve edebiyatın bir araya gelebileceğini bizlere gösteren ve 1992 yılında kaleme alınan Nietzsche Ağladığında adlı kitabın Türkçe'ye çevirisi Aysun Babacan tarafından yapılır. Psikiyatri literatürüne "varoluşçu psikoterapi" kavramını kazandıran psikiyatr ve yazar Irvin D. Yalom'un psikoloji alanında birçok eseri bulunur.
Tanrı'yı öldüren filozof Nietzsche'nin iç dünyasına farklı bir perspektiften bakmak ister misiniz? Irvin D. Yalom, Nietzsche Ağladığında romanında karakterler aracılığı ile insanı hayata dair ümitsizlikleri ve çaresizlikleriyle yüzleştiriyor. Kendinizi bir anda hayatı sorgularken; ölüm, yaşam ve varoluş kavramları arasında gidip gelirken buluyorsunuz. Psikoloji, felsefe ve edebiyatın iç içe olduğu bu romana daha yakından bakalım.
"Nietzsche Ağladığında" adlı kitabı neden okumalısınız?
19. yüzyıl Viyana'sında geçen roman, bizlere tarihte iz bırakmış isimlerle dantel gibi incelikle işlenen bir kurgu sunuyor. Baş döndüren bir kadın olan Salomé, psikanalizin kurucularından ünlü doktor Breuer ve henüz kimsenin tanımadığı, yalnızlığı dost edinmiş Nietzsche. Yazar Irvin D. Yalom, bizleri iç dünyasının karmaşasında boğulmuş Nietzsche'yi kurtarmaya çalışan Dr. Breuer'in seanslarına götürüyor. Nietzsche'nin hastalığını kabul etmemesi, Dr. Breuer'in onu iyileştirmeye çalışırken aslında kendine ışık tutmasıyla okuyucu; birbirini aydınlatan iki insanla baş başa kalıyor. Aydınlık ve karanlık arasında gelgitler yaşayan karakterlere sayfaları çevirdikçe okuyucu da eşlik ediyor. Romanı okurken hayata dair önemli sorularla karşılaşıyor ve kendinizi bu sorulara cevap ararken buluyorsunuz. Eser, her sayfasıyla sizi daha da içine çekerek asıl hastanın kim olduğunu sorgulatıyor. Kurgu ile gerçeği harmanlayan ve 432 sayfadan oluşan roman, hayata dair aforizmaları ile baş ucu kitabı olmayı başarıyor.
Bunları biliyor muydunuz?
Psikoloji, felsefe ve edebiyatın bir araya gelebileceğini bizlere gösteren ve 1992 yılında kaleme alınan Nietzsche Ağladığında adlı kitabın Türkçe'ye çevirisi Aysun Babacan tarafından yapılır. Psikiyatri literatürüne "varoluşçu psikoterapi" kavramını kazandıran psikiyatr ve yazar Irvin D. Yalom'un psikoloji alanında birçok eseri bulunur.